Dermanın sendedir, dikkat etmiyorsun
Hastalığın kendindendir, sezmiyorsun.
- Hz. Ali
Sanırım son günlerde, aylarda belki de yıllarda yaşamakta olduklarımıza baktıkça kendisini Para Beşlisi gibi hissedenleriniz vardır. Şahsen ben zaman zaman onun duygularına kapılıyorum, hele ki yaşanan Kılıç Beşlisi temalarına şahit oldukça, kazanacak olanın pek de mutlu bir zafer yaşayamayacağı kavgaları gördükçe.
Para Beşlisi bize yoksunluk, güvensizlik ve çaresizlik duygusu yaşatır, bizim bu duygularımızı vurgular. Para Dörtlüsü'nün güvenceye ve güvenli zemine sahip olma konusundaki saplantısı ve değişime gösterdiği direnç, Para Beşlisi'ni bu duygulara boğmuş ya da bu duruma sokmuştur.
Geçmişte değişim gerekliliğine dair alınan işaretlere dikkat edilmemesi ve kulak verilmemesi sonucu girilen yol kişi için bir çıkmaz sokak olmuştur. Aslında yol çıkmaz değildir, ama yeter ki kişi camda parlamakta olan beş yıldızı ve onunla aynı durumda olan yanındaki kişiyi görebilsin. Ancak kişi kendi acısına, kendi yoksunluğuna ve yoksulluğuna fazlasıyla kapılmıştır. Kendi sözde kurban oluşuna öyle hayıflanmakta ve dertlenmektedir ki gözü kendisinden ve kendi egosundan başka kimseyi görmez. Hâlbuki gücünü birleştirmek ya da acısını paylaşmak üzere dönüp yanındakine baksa, yani ikisi de dönüp birbirlerine baksalar en azından ikisinden biri camdaki paraların simgelediği umut ışığını görecektir.
Tabii dönüp birbirlerine bakmaları onları kurban pozisyonundan çıkaracak ve onları kendileri için bir şeyler yapmak zorunda bırakacaktır. Bu da kişinin yapmasının zor olduğu bir şeydir. Durumdan kaçmak ve kendini kurban gibi görmek yerine duruma el koymak, içinde bulunulan durumda kendi payının ne olduğunu bulmaya çalışmak, kendi sorumluluğunu farketmek ve gereken değişikliği yapmak her zaman yapılması zor bir seçimdir. İşte Para Beşlisi bizi bunları sorgulamamız ve farketmemiz için uyarır. Bu yönüyle Para Beşlisi esasen bir değişim fırsatıdır. Dönüp birbirlerine bakacak olan kişiler aynı zamanda bizimle bizim dışımızdaki dünyayı (bizi ve etrafımızda olan bitenleri, diğer kişileri, ilişkilerimizi, yaklaşımlarımızı) ve içsel dünyamızla dışşal dünyamızı (egomuzu ve bilinçdışımızı) sembolize etmektedirler. Bu kartın işaret ettiği şey de bu ikilinin arasında bir birlik oluşturulması gerekliliğidir.
İdris Şah'ın Doğan Kitap tarafından basılmış olan 'Sufinin Yolu' isimli kitabında 'İnsanın Talihi' başlıklı bir hikâye var:
"El Mehdi Abbasi, insanlar bir kişiye yardım etmek istese de istemese de ondaki bir şeyin bu niyeti boşa çıkarabileceğini söyledi.
Bazı kişler bu teoriye itiraz edince, El Mehdi bunu ispatlayacağını söyledi.
Herkes konuyu unutmuşken, El Mehdi bir adama köprünün ortasına bir çuval altın bırakmasını söyledi. Bir başkasına ise borca batmış birini köprünün başına getirip köprüyü geçmesini söylemesini istedi.
Abbasi ve tanıkları, köprünün diğer ucunda bekliyorlardı.
Adam o tarafa geçince Abbasi ona, "Köprünün ortasında ne gördün?" diye sordu.
"Hiçbir şey," dedi adam
"Nasıl oldu bu?"
"Yürümeye başlayınca köprüyü gözlerim kapalı geçmenin eğlenceli olabileceği fikri doğdu. Ben de öyle yaptım.""
Dolayısıyla çare aslında gözümüzün önündedir ve bizim onu görmemizi beklemektedir. Yeter ki biz köprüyü gözümüz açık geçmeyi seçelim. Unutmayalım ki Para Beşlisi ile Para Dörtlüsünü topladığımızda Para Dokuzlusunu elde ederiz.
Dilerim gözünüz ve yolunuz açık olsun.
© Güneş İlhan, 1 Ekim 2012, İstanbul
Rev. 16.07.2013
Comments